top of page

MÜZEDE DRAMA

     Sene 2011. Çağdaş Drama Derneğinden aldığım yaratıcı drama liderlik eğitiminin son yılındayım. Bir hafta sonu dersimizi İzmir Kültür Parkta bulunan Tarih ve Sanat Müzesinde yapacağımızı söylediler. O gün müzede 8 saat kaldık. Bitirme tezini hangi konu üzerine yapacağına henüz karar veremeyen ben o gün müzedeki çalışmanın değerlendirme aşamasında tezimi müzede yapacağımı söyleyerek müzeden ayrıldım. (Bakınız: Tezini müzede yaptı!)

     Ömer Adıgüzel hocamız dramanın sihirli denek olmadığını, bir anda bir şeyleri değiştiremeyeceğini söylerdi. Genel olarak doğru olmakla beraber istisnalar da mevcut. 

O güne kadar, müzeler benim için hiçbir anlam ifade etmezken 8 saatlik müze çalışması sonucu müzelere karşı bir aşk beslemeye başladım. 

     Peki, ne oldu da bir anda Eros’un aşk oklarının Zeus’un yıldırımları gibi böğrüme saplanması sonucu müze-sever bir Romeo olmuştum?

     Öncelikle çalışmanın içeriğinin Antik Yunan Tarihi ile ilgili olması ve bu konuya özel bir ilgimin olması beni çeken ilk şey oldu diyebilirim. Gerisi dramanın gücü! 

Oynayarak, yaşayarak, üreterek ve keyif alarak deneyimlediğim bu müze etkinliğinden sonra “Ben bu müze bilincine şu an bir aydınlanma ile sahip oldum. Gelecekte öğrencim olacak olan minik dimağlar daha küçük yaşlarda bu aydınlanmayı yaşasınlar, heeeeyt!!!” dedim ve tezimi 2012 yılında İzmir Konak’ta bulunan Arkeoloji Müzesinde yaptım. 

     Konak’ın Gültepe ilçesinde bulunan bir devlet okulundan 20 öğrenciyi gönüllü olarak 5 hafta boyunca müzeye götürerek bitirme tezimi gerçekleştirdim.

     Sene 2020. Yani bitirme tezimi yaptıktan 8 yıl sonra Instagram üzerinden bir mesaj aldım. 

     “Hocam, size Instagram ’da rastladım. Biz ilkokuldayken bizi müzeye götürmüştünüz. Ne zaman Konak’a gelsem hala müzeye bakar, ne güzel vakit geçirdiğimi hatırlarım.” (Tam cümleler bu olmasa da buna yakın bir şeydi)

 

     Bu süre zarfında birçok çocukla farklı farklı müzelerde bir araya gelerek etkinlikler gerçekleştirdim. 

 

     Hatırladığım kadarıyla 2012-2020 yılları arasında İzmir’de çalışma yaptığım müzeler;

  • Arkeoloji Müzesi

  • Tarih ve Sanat Müzesi

  • Tarihi Agora

  • Efes Antik Kenti

  • Mask Müzesi

 

     İstanbul’da çalışma yaptığım müzeler;

  • İş Bankası Müzesi

  • Pera Müzesi

  • Düştepe Oyun Müzesi

  • İstanbul Arkeoloji Müzeleri

 

     Şanlıurfa’da çalışma yaptığım müzeler;

  • Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

 

     Sonuç olarak, müze dediğimiz şey birçok çocuk için sıkıcı ve anlam ifade etmeyen bir yer olabiliyor. Müzeye giderken yanınızda bir oyun hamuru veya resim kâğıdı ve boya götürmeniz bile yeterli. Çocuğunuzla müzede yapacağınız böyle bir etkinlik çocuğunuzun müzelere bakış açısını değiştirecektir.

     Tabi, diğer taraftan asıl sorulması gereken bir soru var. 

     “Şey, sahi siz müzeye gidiyor musunuz?” 

bottom of page