Öğretmenim “Fortnite Konseri” Var!
Geçtiğimiz aylarda okullarda garip garip dans eden öğrenciler görmüştük. Birçok yetişkinin yapmakta zorlandığı ama birçok öğrencinin kolaylıkla yaptığı bir dans. Hani, kollarını sağa sola hareket ettirirken vücutlarını zıt yöne hareket ettirdikleri ve bunu hızlıca yaptıkları dans.
“Fortnite Dansı”
Dünya üzerinde her yaştan milyonlarca oyuncusu olan bu oyunla Fortnite dansı sayesinde tanışmıştım. Ufak birkaç Youtube videosundan sonra bu oyunun ne olduğunu kabaca anlamış ama oynamak için pek bir istek duymayıp kapatıp geçmiştim.
Şimdi bir başka Fortnite rüzgarıyla karşı karşıya kaldım. Geçtiğimiz günlerde “Travis Scott” isimli bir rapçi Fortnite oyununda sanal bir konser vermiş. Bu konsere 12,3 milyon kişi katılmış. Tekrarlarıyla birlikte toplamda 27,7 milyon kişi konseri izlemiş.

Tabi ki bu durum hemen ilgimi çekti ve Youtube arama motoruna “Fortnite Travis Scott” yazınca önüme bir sürü video düştü. Oyunu oynayan oyuncular konseri kayda almışlar. İsteyen Youtube arama motoruna sihirli kelimeleri yazarak bu kayıtlardan birini izleyebilir.
Yalnız ben dikkatinizi konserden ziyade konseri izleyen oyunculara çekmek istiyorum. Birçoğu öğrencilerimiz yaşlarında olan oyuncuların tepkileri görülmeye değer.
Gerçek bir konserde, sahne alacak sanatçıyı beklerken yaşadığımız heyecanın aynısını bilgisayar başında yaşıyorlar. Travis Scott’ın görünmesiyle beraber bilgisayar başındaki oyuncu adeta çıldırıyor. Çünkü karşısında devasa bir Travis Scott var. Konser önce konser alanında başlıyor. Ardından su altına, gökyüzüne filan taşınıyor. Yalan yok, ben bile izlerken keyif almadım desem yalan olur.
İnanıyorum ki şu an okulda olsaydık öğrencilerimizin birçoğu bu konseri konuşuyor olacaktı. Biz “sözde” araştırmacı ve gündemi takip eden öğretmenler olarak da “O neymiş ki ya? Açın bakıyım. Ben de izleyeyim” diye konuya sonradan dahil olacaktık. (Fortnite oynayan ve bu konserden haberdar olan öğretmenleri tenzih ediyor, bu sohbetleri duyup merak etmeyen ve öğrencilere hiç sormayan öğretmenlere ise pek bir şey diyemiyorum.)
Öğretmenlik mesleğim açısından değerlendirdiğimde günümüzde çok hızlı değişen öğrenci gündemini takip etmekte zorlanıyorum. Kaldı ki kendimi “sözde” değil “özde” araştırmacı ve gündemi takip eden bir öğretmen olarak nitelendirdiğim halde bu hıza ayak uyduramıyorum. Öğrenci gündemini kaçırdığım zaman öğrencilerimle aynı dili konuşamadığımı ve aramıza mesafelerin girdiğini hissediyorum. Bunu hissettiğim sınıflarda dersi yarıda bırakıp “Haydi, teker teker geçin bakalım bilgisayarın başına. Bu aralar ne izliyorsunuz? Neleri takip ediyorsunuz?” deyip masamı öğrencilerime bırakıyorum.
Sonuç olarak öğretmeniz. Belli başlı müfredat konularımız ve sınırlı zamanımız var. Öğrenci gündemi diye tanımladığım bu gündemi öğrencilerimizden öğrenmek için boşluklar yaratmamız gerekiyor. Bu şekilde onların dünyalarına dahil olabilir, gerekli yerlerde yönlendirebilir, doğruyu ve yanlışı ayırt etmelerine yardımcı olabiliriz.
Aksi halde “Bu yeni nesil şöyle, bu yeni nesil böyle” demekten öteye gidemeyiz.