top of page

28 MAYIS DÜNYA OYUN OYNAMA GÜNÜ

     Bunu bir çocuğa söyleyesek boş boş yüzümüze bakıp “Oyun oynamanın günü mü olurmuş yeeaaaa?” diye sorar herhalde. Hatta korkuya kapılıp o gün dışında başka bir gün oyun oynayamayacak mı diye de düşünür sanırım.

     Bence “Dünya Oyun Oynama Günü” çocuklar için kutlanan bir gün değil yetişkinler için farkındalık günü olmalıdır. Zira oyunu sadece çocukların oynayacağı bir şey olarak gören yetişkin sayısı az değildir.

     Oyun oynayarak çocuğun boşa zaman geçirdiğini düşünen anne-baba, “oyunla ders mi olurmuş?” diye düşünen öğretmen, oyunu “çocuk işi” sanan sığ düşünce bolca mevcut.

     Kimin söylediğini bilmediğim, zahmet edip internetten de araştıramayacağım (zira kimin söylediği pek de önemli değil. Önemli olan sözün kendisi bence) şu sözü çok severim.

     “Oyun ciddi bir iştir.”

       Ciddi ciddi oynanmadığı zaman oyunun tadı kaçar. Mızıkçılar, hilebazlar, oyunbozanlar…Bunlar hep oyunu ciddiye almayanlardır. 

       Oyunun bireylerin üzerindeki pozitif katkısı, çocukların gelişimindeki önemi, hayatı taklit ederek öğrenmedeki yeri gibi akademik cümlelerle bir yazı yazmayacağım. (Zaten o kadar akademik bilgim de yok)

       Bunun yerine çok basit bir örnekle konuya dikkatinizi çekmeye çalışacağım. Hani biz yetişkinler sıkıldığımızda, bunaldığımızda, kendimizi kötü hissettiğimizde bize iyi gelen şeyleri yapmaya çalışırız ya. Örneğin, yalnız kalmak, bir kahve içmek, yürüyüş yapmak, hırsımızı başkalarından çıkarmak…

       Bir çocuk için ise kendini rahat hissedip mutlu olacağı en etkili an oyun oynadığı andır. Bu yüzden bırakın çocuklar oyun oynasınlar. Bir şey öğretme telaşına girmeden, zamanını boşa harcadığını düşünmeden, “Eyvah, üstü başı kirlendi” diye telaş etmeden bırakalım sadece oynasınlar. 

        Zincirlerini kırıp sen de onlarla oynasan güzel olur ama madem kıramıyorsun bırak çocuklar oynasın!

bottom of page